“...Ruhun bütünü, en yüksek ifadesini dünyanın gayrimaddî cevherine doğru onun bir gerilişinden başka bir şey olmayan duada bulur. Her yerde dua edilebilir: Sokakta, otomobilde, trende, büroda, okulda, fabrikada. Fakat dağlarda, kırlarda, bayırlarda ve bir odada yalnız başına daha iyi dua edilir. Epiktetos “Nefes aldığından daha fazla Allah’ı düşün” diyordu. Bu manada dua artık bir yaşam tarzıdır. ...
...Devamlı ve içten olduğu takdirde duanın yalnız ruh değil, vücut üzerindeki tesirleri de açık ve parlaktır. Sanki şuurun derinliğinde bir alev yanar. Allah’ın inayetine varan yol ısınır ve aydınlanır. Yavaş yavaş bir iç huzuru, sinir ve ruh işleyişlerinin bir ahengi, fakirliğe, iftiraya, üzüntüye, acıya, hastalığa, ölüme karşı bir dayanıklılık peyda olur. ...
...bu kitabın yazarı bir üfürükçü değil, bütün ömründe madde ile oynamış ve onun birçok sırlarını yakalamış, hatta çelikten insan yüreği yapmaya kalkmış bir tabiat bilgini ve teknikçidir. Onun küçük kitabından alacağımız büyük ders; duanın şifalı tesirleri altında gizlenip dar bir müspet ilim kafasının kalın duvarları içinde mahpus kalmamış ruhlara derhâl kendini veren ilahî hakikati anlamaktır.”
‒ PEYAMİ SAFA, Vakit, 30 Temmuz 1946
1912 Nobel Tıp Ödülü sahibi Alexis Carrel, “dua” kavramını ve duanın hayatımız üzerindeki etkilerini bilimin ışığında anlatıyor ve diyor ki:
“Hiçbir insan, karşılığını alamadığı bir dua etmemiştir.”
“...Ruhun bütünü, en yüksek ifadesini dünyanın gayrimaddî cevherine doğru onun bir gerilişinden başka bir şey olmayan duada bulur. Her yerde dua edilebilir: Sokakta, otomobilde, trende, büroda, okulda, fabrikada. Fakat dağlarda, kırlarda, bayırlarda ve bir odada yalnız başına daha iyi dua edilir. Epiktetos “Nefes aldığından daha fazla Allah’ı düşün” diyordu. Bu manada dua artık bir yaşam tarzıdır. ...
...Devamlı ve içten olduğu takdirde duanın yalnız ruh değil, vücut üzerindeki tesirleri de açık ve parlaktır. Sanki şuurun derinliğinde bir alev yanar. Allah’ın inayetine varan yol ısınır ve aydınlanır. Yavaş yavaş bir iç huzuru, sinir ve ruh işleyişlerinin bir ahengi, fakirliğe, iftiraya, üzüntüye, acıya, hastalığa, ölüme karşı bir dayanıklılık peyda olur. ...
...bu kitabın yazarı bir üfürükçü değil, bütün ömründe madde ile oynamış ve onun birçok sırlarını yakalamış, hatta çelikten insan yüreği yapmaya kalkmış bir tabiat bilgini ve teknikçidir. Onun küçük kitabından alacağımız büyük ders; duanın şifalı tesirleri altında gizlenip dar bir müspet ilim kafasının kalın duvarları içinde mahpus kalmamış ruhlara derhâl kendini veren ilahî hakikati anlamaktır.”
‒ PEYAMİ SAFA, Vakit, 30 Temmuz 1946
1912 Nobel Tıp Ödülü sahibi Alexis Carrel, “dua” kavramını ve duanın hayatımız üzerindeki etkilerini bilimin ışığında anlatıyor ve diyor ki:
“Hiçbir insan, karşılığını alamadığı bir dua etmemiştir.”