Felsefede Metafor isimli eseri ile Prof. Dr. Nihat Keklik, felsefede, kolaylaştırma ve üslup meselesini ele almıştır. Soyut veya anlatılması güç felsefe problemlerini ifade etmekte, “metafor”un başvurulması gereken bir metot olması gerektiğini belirtmiş ve yüzlerce örnekle konuya açıklık getirmiştir. Kitapta “metafor”un tarihsel kökeninin Platon ve Aristoteles'e kadar uzandığını anlatmaktadır. İlkçağ’dan başlayarak çok sayıda filozofun metafor örneklerini orijinal kaynaklarından aktararak kitabını Felsefe Antolojisine çevirmiş ve önemli bir kaynak haline getirmiştir. Bu özelliği ile Türkiye’de yazılmış tek kitap niteliğindedir.
Prof. Dr. Kazım Yıldırım
“Sonuç olarak: Bu araştırmanın iki amacı vardır: Önce felsefe’yi birtakım yapmacık zorlamalardan kurtarıp, sadece entelektüel düzeyde kolaylaştırmak (-zira avamî felsefe mümkün olmadığı gibi, caiz de değildir-), sonra da asırlar boyunca felsefe’nin ve filozoflar’ın dostu olan yüce milletimizin bu özelliğinin devamını sağlamaktır. Çünkü ünlü bir Yeniçağ filozofunun dediği gibi: ‘Felsefesiz yaşamak, gözü kapalı yaşamak gibidir.’
Fakat hangi felsefe? Berrak ve ne söylediği belli olan yapıcı bir felsefe mi, yoksa manasız laf yığınlarından ibaret karanlık ve ne dediği belli olmayan yıkıcı bir felsefe mi?
İşte bütün mesele buradadır ve buna karar verecek olanlar da aklı başında okuyuculardır.”
Felsefede Metafor isimli eseri ile Prof. Dr. Nihat Keklik, felsefede, kolaylaştırma ve üslup meselesini ele almıştır. Soyut veya anlatılması güç felsefe problemlerini ifade etmekte, “metafor”un başvurulması gereken bir metot olması gerektiğini belirtmiş ve yüzlerce örnekle konuya açıklık getirmiştir. Kitapta “metafor”un tarihsel kökeninin Platon ve Aristoteles'e kadar uzandığını anlatmaktadır. İlkçağ’dan başlayarak çok sayıda filozofun metafor örneklerini orijinal kaynaklarından aktararak kitabını Felsefe Antolojisine çevirmiş ve önemli bir kaynak haline getirmiştir. Bu özelliği ile Türkiye’de yazılmış tek kitap niteliğindedir.
Prof. Dr. Kazım Yıldırım
“Sonuç olarak: Bu araştırmanın iki amacı vardır: Önce felsefe’yi birtakım yapmacık zorlamalardan kurtarıp, sadece entelektüel düzeyde kolaylaştırmak (-zira avamî felsefe mümkün olmadığı gibi, caiz de değildir-), sonra da asırlar boyunca felsefe’nin ve filozoflar’ın dostu olan yüce milletimizin bu özelliğinin devamını sağlamaktır. Çünkü ünlü bir Yeniçağ filozofunun dediği gibi: ‘Felsefesiz yaşamak, gözü kapalı yaşamak gibidir.’
Fakat hangi felsefe? Berrak ve ne söylediği belli olan yapıcı bir felsefe mi, yoksa manasız laf yığınlarından ibaret karanlık ve ne dediği belli olmayan yıkıcı bir felsefe mi?
İşte bütün mesele buradadır ve buna karar verecek olanlar da aklı başında okuyuculardır.”